2013 yılında İstanbul’un kalbinde başlayan sessiz bir eylem, tüm dünyaya yayılan bir felsefeye dönüştü.
17 Haziran 2013 günü, Taksim Meydanı’nda, Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) karşısında bir adam sessizce duruyordu. Ellerini cebine koymuş, hiçbir hareket yapmadan öylece bekliyordu. Yanından geçenler merakla baktı, fotoğraflarını çekti, polisler onu izledi. Ama o durmaya devam etti.
Pasif direnişin en çarpıcı sembolü
Zaman ilerledikçe, bu basit gibi görünen eylem giderek büyüdü. İnsanlar, onun bu sessizliğinin ne anlama geldiğini sorgulamaya başladı. Duran Adam, kısa sürede bir protesto biçiminden çok daha fazlasına dönüştü; pasif direnişin, sivil itaatsizliğin ve sessiz gücün en çarpıcı sembollerinden biri haline geldi.
Yeni bir direniş biçimi
Eylemler denildiğinde akla yürüyüşler, sloganlar, barikatlar gelir. Ancak Duran Adam, hiçbir fiziksel eylemde bulunmadan, sadece var olarak sistemin karşısına dikildi. O konuşmadı ama mesajı milyonlara ulaştı. Hareket etmedi ama kitleleri harekete geçirdi. Pasif direnişin en saf hali buydu: Hiçbir şey yapmadan her şeyi anlatmak.
Sustukça daha çok duyuldu, hareketsiz kaldıkça daha çok dikkat çekti. Polis onu dağıtamıyordu, çünkü ortada fiziksel bir eylem yoktu. Sadece duruyordu.
Bu durum, hem eylemi hem de eylemin temsil ettiği felsefeyi güçlendirdi. O bir protestocu değildi; bir aynaydı. Ona bakan herkes, kendi içindeki sorularla yüzleşti:
- Bu adam neden burada?
- Bu sessizlik ne anlatıyor?
- Biz ne yapıyoruz?
- Ve belki de en önemli soru: Biz de durmalı mıyız?
Duran Adam’ın dünya çapındaki yankıları
Eylem kısa sürede uluslararası medya tarafından fark edildi. The Guardian, BBC, New York Times, Le Monde gibi büyük yayın organları bu pasif direnişi ve arkasındaki anlamı detaylı şekilde analiz etti.
2013 yılında Erdem Gündüz, TIME dergisinin “Yılın En Etkili 100 Kişisi” listesine girdi. CNN ve Al Jazeera gibi haber kanalları bu eylemi “Yeni Nesil Sivil İtaatsizlik” olarak tanımladı.
Duran Adam sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da yankı buldu. Berlin, Paris ve Londra gibi şehirlerde insanlar benzer şekilde durarak dayanışma gösterdi. #StandingMan etiketi altında küresel bir hareket doğdu.
Bu pasif direniş, Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü, Rosa Parks’ın otobüs eylemi, Tiananmen Meydanı’ndaki Tank Adam ve Hong Kong’daki Şemsiye Hareketi gibi tarihi sivil itaatsizlik eylemleriyle aynı çizgide değerlendirildi.
Duran Adam felsefesi: Bugün biz ne yapıyoruz?
Duran Adam, sadece geçmişte kalmış bir olay mı? Yoksa bugün hâlâ bize bir mesaj veriyor mu?
Zaman geçtikçe, eylemin simgeselliği unutulmaya yüz tutmuş olabilir. Ama o gün duran adamdan daha önemli bir soru var:
- Biz ne zaman duracağız?
- Düşünmeye, sorgulamaya ve sessizliğin gücünü anlamaya ne zaman başlayacağız?
Bazı eylemler büyük ses getirir. Bazıları ise sadece bir duruşla tarihe geçer. Duran Adam, tek başına bir hareket başlatarak dünyaya unutulmaz bir ders verdi: Bazen en büyük direniş, sadece var olmaktır.